Selamlar Herkes,
Nasılsınız? Ne zamandır Moşe Kenti Terk Edince masalı üzerinden bir şeyler yazmak istiyordum. Bu masal Judith Malika Liberman’ın Masal Terapi kitabında yer alıyor. Kendime yine bir yol haritası belirleme telaşında olduğum günlerden birinde bir mesaj bulabilmek niyetiyle kitabı açtım ve bu masal düştü payıma. Aslında Perşembe akşamı sahilde çektiğim fotoğraflar ve dedemle gerçekleştirdiğim röportajvari sohbet neticesinde bu hafta potansiyel üzerine yazmaya karar vermiş ve hatta ilk ses kayıt denememi de o yazım üzerinden gerçekleştirmiştim ki sonra işte mükemmeliyetçiliğim nüksetti ve de konu hakkında videolar, yayınlar araştırmaya başlayınca önce onları izleyip, ardından notlarımı derleyerek bir yazı yazmaya karar verdim. O yüzden istedim ki öncesinde biraz masal dünyasına giriş yapalım. Sonra bir de baktım ki ses kaydını deniyorum. Ama ne olduysa o kayıt ortadan kayboluverdi ve hiçbir şekilde ulaşamadım. Nihayetinde zar zor yeni bir kayıt gerçekleştirdim. Bu defa da başına müzik mi eklesem, masalı okumak yerine anlatsam mı derken derken yine defalarca ama defalarca denedim. Bu kayıt da içime sinmedi elbette ki. (Son 1 dk kala annemin kapıya vurup yemek yemek demesi de ayrı bir doğallık kattı :) GarageBand üzerinden bir kısma tekrar kayıt yapayım dedim akışında olmadığı için içime sinmedi. Arka plan silmek için audocity programı da indirdim, fakat artık mecalim de kalmadı ve bıraktım :))Aslında hissettiklerimi ve anlatmak istediklerimi sözlü şekilde ifade etmede yazmaya göre oldukça yeniyim. Çok aktaramadığımı düşünüyorum. Fakat bunun bir sonu olmayacaktı, sürekli eksik hissedecektim. En nihayetinde denemeye karar verdim. Aksi taktirde bu mükemmeliyetçilik huyumla hayatta ilerlemem pek de mümkün görünmüyor. Burada masalın detayına yer vermediğim gibi kayıtta da burada yazdığım tüm ayrıntılara değinmedim. Bu da benim tarzım olsun olmaz mı :)
Bu masal, temelinde farklı bir gözle bakabilmekle ilgili. Herhangi bir şeye bakış açımızı değiştirdiğimizde işimizle, eşimizle, çocuklarımızla vb. ilişkilerimizin nasıl da değişebileceğini gösteren bir masal. Esasında ben de bu konunun oldukça acemisiyim ve çok da becerdiğim söylenemez. O yüzden bunları bilmiş bir yerden değil de bir öğrenci edasıyla, öncelikle kendim için yazıyorum. Dünya her geçen gün hızla değişen bir yer. Ve bu değişim beraberinde farklı problemleri de getiriyor. Kendi çocukluğumuzu düşünelim. Bizler teknoloji çocukları değildik ve ailelerimizin bizimle teknoloji kullanımına dair herhangi bir sorunları, mücadeleleri yoktu bu nedenle. Fakat şimdi çocuklar teknolojinin bam diye ortasına düşüyorlar ve de anne-babalar çocukların teknolojiyle münasebetleri noktasında oldukça zorlanıyorlar. Dolayısıyla anne ve babaların burada bizler zamanındaki gibi çözümler değil de farklı çözüm arayışları içerisinde olmaları gerekiyor. Tülay Kök bu durumu beynimizde cepler/kutular açmak şeklinde niteliyor. Bir şeyle karşılaşıyoruz ve o şey bizde var olanlar ile uyuşmuyorsa o zaman bunun için yeni bir kutu/cep açmak gerekiyor. Ne kadar kitap okusak, eğitimlere katılsak da o yeniyi açmadığımız sürece büyümenin gerçekleşemeyeceğini söylüyor. İş yerinde, ailede, ilişki içerisinde çeşitli problemlerle karşılaşıyoruz. Peki bu problemlerle karşılaştığımızda ne yapıyoruz? 10, 12 yaşındaykenki gibi mi tepki veriyoruz yoksa kendimize yeni bir bakış açısı geliştirebildik ve de farklı şekilde yaklaşabiliyor muyuz? Tülay Kök “Bakış açımızı nasıl genişletebiliriz? Olgunlaşmaya giden yol videosunda hayatın içerisindeki çeşitli durumlarda nasıl tepki verdiğimizi bir kalem kağıt alıp düşünmemizi istiyor. Diyelim ki haklarımız, sınırlarımız çiğnendiğinde, birisinin bizi aldatması ve yalan söylemesi karşısında nasıl tepkiler veriyoruz? Aslında buradaki tepkiler de yine o bizim yaptığımız kategorizasyon ve de ceplerle ilgili oluyor. Sanıyorum benim de kendime bazı konularda yeni cepler açmamın vakti çoktan geldi de geçiyor bile. Bu durum bir yandan esneklikle de ilgili değil mi? Zihinsel olarak ne kadar esnek olursak o kadar uyum sağlayabiliyor ve de problemlere farklı açılardan bakarak, farklı çözüm yolları geliştirebiliyoruz. İşte bu esnekliğin sağlanması da bizi yine çocukluk yıllarına götürüyor. Farklı fikirlere önem verilen ve farklılıkların saygı gördüğü bir yerde büyümenin buna katkı sağladığını söyleyebiliriz, öyle değil mi? Tülay Kök yine aynı videoda bedensel esnekliğin zihinsel esnekliği de beraberinde getirebileceğini söylüyor. Zihin, beden, ruh arasındaki bağlatıyı düşününce bu sav bana oldukça mantıklı geliyor. O halde bedenimizi esnetmeye de özen gösterebiliriz. Yoganın bu konuda oldukça yardımcı olduğunu kendi deneyimimden söyleyebilirim.
Bakış açısını geliştirmeye dair videolar ararken Sinan Canan ve Mustafa Can’ın ANAMORFOZ: Bakış Açını Değiştir videosuna denk geldim. Anomorfoz, karmaşık gibi biçimsiz gibi görünen bir formun doğru açıyı bulduğumuzda estetize edilmiş mükemmel bir biçime varması, ama o açıyı değiştirdiğimiz an, o açıdan hareket ettiğimiz an o mükemmel açının bozulması ve biçimsizliğe varması. Bu şekilde tanımlıyor Mustafa Can. Gelin şimdi anamorfoz kavramına biraz daha yakından bakalım. (Konu yine nerelere geldi :)) Benim anamorfum içinde her şeyin böyle başka başka şeylere bağlanabilmesi ise oldukça güzel. (oh cümle içinde de kullandık kelimeyi şahane oldu :))
Anamorfoz nedir?
Anomorfoz, görsel sanatlardan ortaya çıkmış bir kavramdır, bir perspektif tekniğidir. Yunanca “geri/tekrar” anlamındaki “ana” ön eki ile “şekil/form” anlamındaki “morphe” kelimelerinden türemiş olup “biçim değiştirme” anlamına gelmektedir (Ana Britannica, 200485; Meydan Larousse, 1979: 495 akt. Yetim & Elmalı Şen, 2022). Anamorfoz tekniği kullanılarak yapılmış resimlere alışılagelmiş bir bakış açısı ile bakıldığında figürler çarpıtılmış olarak görülürken özel bir açıdan bakıldığında veya resme eğik yüzeyli bir ayna tutulduğu zaman normal bir görüntü elde edilebilmektedir (Yetim & Elmalı Şen, 2022).
Ayna (mirror) ve perspektif (perspective) olmak üzere 2 türü vardır (Melnikova, 2011). Perspektife dayalı anamorfozun geçmişi antik dönemlere kadar gidebilirken ayna anamorfozunun geçmişi ise 17. yy’a dayanmaktadır (Kaya, 2020). Aşağıda her iki türe de ait örnekler yer almaktadır.


Rönesans döneminde anamorfozun kullanıldığı tüm eserlere özellikle perspektif konusunda ustalaşan ressamlar tarafından bir ilgi olmuştur. Codex Atlanticus'ta (1483-1518) (Leonardo da Vinci’nin anatomi çalışmalarından savaş aletlerine ve masallara kadar oldukça kapsamlı notlar ve çizimlerinin yer aldığı koleksiyonu. Bu koleksiyon online olarak erişime de açılmış. Şu adres üzerinden dilerseniz koleksiyona da göz gezdirebilirsiniz: https://codex-atlanticus.ambrosiana.it/#/Overview) yer alan Leonardo'nun Gözü adlı eseri bilinen en eski örnektir (https://en.wikipedia.org/wiki/Anamorphosis#:~:text=Anamorphosis%20is%20a%20distorted%20projection,toys%2C%20and%20film%20special%20effects.) Aşağıda yer alan fotoğraftan da anlaşılacağı üzere göz karşıdan bakıldığında gerçek yapısından daha uzun ve bir miktar tuhaf görünmesine rağmen, belli bir açıdan bakıldığında ise normal bir göz gibi görünmektedir.

Alman ressam Genç Hans Holbein’ın Jean de Dinteville ve Georges de Selve adlı iki sefiri (1533) ve William Scrots’un VI. Edward’ın gençlik portresini (1546) resmettiği eserleri bu tekniğin iki önemli örneğidir. VI. Edward kral olmadan bir yıl önce henüz 9 yaşındayken çizilen portre, genç prense eğlenceli bir oyuncak olarak hazırlanmış ve sergilendiği yıllarda büyük heyecan yaratmıştır (Keleşoğlu ve Uygungöz, 2014 akt. Yetim & Elamlı Şen, 2022, p. 82).


Dikkat ederseniz Sefirler adlı eserde ilk bakışta anlamsız görünen bir kurukafa imgesi yer almaktadır. Tabloda anlamsız gibi gözüken bu imgenin “24 derecelik bir açı ile eğik ve uzatılmış olması” onu ilginç ve merak uyandırıcı kılmaktadır (Sharp,1998, p.58) akt. Yetim & Elmalı Şen, p. 84). Vanitas olarak kabul edilen tablonun - kafatasını bir memento mori yani hayatın geçiciliğini, ölümün kaçınılmaz olduğunu anlatan bir meditasyon - izleyicileri bir kafatasının aniden ortaya çıkmasıyla korkutmak için merdivenlerin yanına asılmasının amaçlandığı varsayılmıştır. John Berger eğer bu kurukafa da diğer nesneler gibi resmedilmiş olsaydı hiçbir metafiziksel anlam taşımayacağını, dolayısıyla bu sıradanlık içerisinde de anamorfik bir sanatın icra edilmeyeceğini belirtmiştir (Berger, 2013, p. 91 akt. Yetim & Elmalı Şen, 2022). Dört yüzyıl sonra, psikanalist Jaques Lacan “Of the Gaze as Objet Petit a” (1973) adlı eserinde anamorfizm kullanımının, özellikle bu tabloda, izleyicilerin bakışlarının farkında olmalarını sağlayan birkaç yöntemden biri olduğunu belirtmiştir (https://en.wikipedia.org/wiki/Anamorphosis#:~:text=Anamorphosis%20is%20a%20distorted%20projection,toys%2C%20and%20film%20special%20effects.).
Daha fazla tarihine ve ayrıntısına girmeden bu kavramı bizim günlük hayatımızda nasıl kullanabileceğimiz üzerinde durmak istiyorum son olarak da.
Hayatın İçerisinde Anamorfoz
Biraz araştırma yaparken gördüm ki anamorfoz sadece sanat eserlerinde kullanılmakla kalmamış önemli verileri, siyasi mesajları, gizli şifreleri iletmek amacıyla da kullanılmış. Günümüzde sinema filmlerinin çekimi esnasında bir sahneyi sıkıştırmak için de anamorfik kamera merceği kullanılıyormuş. Yine bu teknik şehirlerde de kullanılmış. İsviçreli sanatçı Felice Varini 2014 yılında Hasselt şehrinin merkezinde, yolları, duvarları ve yaklaşık 100 binayı kaplayan aşağıdaki fotoğrafta yer alan çalışmayı gerçekleştirmiş (Çağlar, 2018).

Bisikleti yolları ve sokak sanatında da bu tekniğin karşımıza çıktığını söylemek mümkündür. Bisiklet yollarındaki bisiklet çizimleri uzaktan bakıldığında normal görünmesine rağmen bisiklet sürerken dikey uzanmış bir şekilde görülebilir. Aşağıda yer alan resim de belirli açılardan bakıldığında hiçbir anlam taşımamakla beraber bir açıdan-doğru açıdan bakıldığında 3 boyutlu şekilde görülebilmektedir (Çağlar, 2018).
Peki sizce biz bu kavramı kendi hayatımız için nasıl düşünebiliriz? Yukarıda kullandığım gibi benim anamorfum içinde demek mantıklı mıdır? Olaylar, durumlar kendi anamorfumuz içerisinde mi bir anlam ifade eder? Peki bu anlamlar nasıl oluşur? Ya da yeni karşılaştığımız durumlar için anamorfumuzun dışına çıkıp olaylara başka bir noktadan bakmamız mı gerekir? Bunun bize katkısı nedir? Esneklik ve anamorf kavramının nasıl bir bağlantısı olabilir? Tüm bu soruları da düşünmek adına sizlere bırakıyorum.
Ve de işte bahsetmiş olduğum sabah yürüyüşlerime ait bazı fotiler :)

Sevgiler
Nurbik
References:
Canan, S. & Can, M. (2021). Anamorfoz: Bakış açını değiştir. https://www.youtube.com/watch?v=K4HVWzXFgJ4
Çağlar, S. (2018). Anamorfoz nedir? Anamorfik illüzyonlar nasıl yapılır? Retrieved from https://www.matematiksel.org/anamorfoz-ve-etkileyici-anamorfik-illuzyonlar/
Kaya, Y. (2020). The evolving perspective in art: “Anamor- phosis” and Kurt Wenner as a contemporary anamor- phosis artist. Turkish Studies, 15(2),1079–1099.
Kök, T. (2019). Bakış açımızı nasıl genişletebiliriz? Olgunlaşmaya giden yol. https://www.youtube.com/watch?v=PRN03JFCvp8
Melnikova, E. I. (2011). Anamorphic Art. In VII All-Rus- sian Conference: Youth and Science, Krasnoyarsk/ Rus- sia: Siberian Federal University, pp. 22–25.
Yetim, E. & Elmalı Şen, D. (2022). Göz ve bakış diyalektiğinde anamorfoz kavramı ve Zizek perspektifinden güncel sanat temsilleri üzerine bir inceleme. Yıldız J Art Desg, 9 (2), 80–94.
Share this post